Tarihte ölüm hakkında çok şey söylendi. Ölümün felsefesi
yapıldı, gizemi konuşuldu. İnsanoğlu için çekiciliği olan ve merak duyulan bir
konu.
İnsanlar bir gün öleceğini biliyor fakat bu durumu pek
çoğumuz gerçekte idrak etmiş değiliz. ''Evet öleceğiz'' diyebiliyoruz fakat
öleceğimizi aslında içten içe kabullenmiş değiliz.
Dini açıdan baktığımızda ölüm bir geçiştir. Aynı
doğum gibi, aslında bir doğumdur ölüm. Yeni bir hayata doğuştur. Kötülerin
cehenneme, iyilerin cennete gittiği yeni bir hayatın başlangıcının resmen ilan
edilişidir. Bu açıdan baktığımızda iyiler için ölüm bir güzelliktir. Dünyevi
sıkıntıların olduğu, can sıkıcı haberleri duyduğumuz, trajedileri yaşadığımız
dünyadan kurtuluş vaktidir. Artık iyilerin kurtuluşu gelmiştir.
Ölümün sıkıntılardan kurtuluş aracı olduğuna cehennemlikler
hakkındaki şu ayetlerde değinilmiştir:
Zincirlenmiş olarak
onun dar bir yerinden atıldıkları zaman ölümü çağırırlar.
Bu gün bir ölüm değil,
birçok ölüm çağırın.
De ki: "Bu mu
daha iyi, yoksa takva sahiplerine vaad edilen cennet mi? Orası, onlar için bir
ödül ve bir varış yeridir."
(Furkan Suresi, 13,
14, 15.ayetler)
Cehennemliklerin orada ebedi
(sonsuz) kalacağı Nisa Suresi 169.ayette açıkça belirtiliyor:
Ancak
Cehennem yolundan başka. Orada, sürekli kalıcıdırlar. Bu, Allah için çok
kolaydır.
İlla tarika
cehenneme halidine(kalacaklardır) fiha(orada) ebeda(sürekli). Ve kane zalike
alallahi yesira.
Konu ile ilgili daha fazla ayetin paylaşıldığı bir yazı: http://allahvar.blogspot.com/2015/05/biraz-yanp-ckacak-myz-eninde-sonunda.html
Yani kısaca cehennemlikler ölmeyi o korkunç yaşama tercih
edecek durumda olacaklar. Demek ki ölüm aslında pek de kötü bir şey değil.
Sıkıntılara karşı insanın isteyebileceği bir şey fakat bir mümin kendini
öldürmeye de kalkmamalı elbette. Kendini öldürmek gibi arzusu veya planı
olanların iyi bir uzman desteği alması şart. David Burns-İyi Hissetmek gibi
yardımcı kitaplar da okunabilir.
Ben yaşamayı seviyorum yani şu dünyada var olmaya düşman
olmuş değilim fakat bu dünyayı elbette Ahiretteki cennetle kıyaslayınca burayı
tercih etmem. Neden tercih edeyim ki? Bu akıllıca bir şey değil. Çünkü burada
kötüler var, kötülük var, adaletsizlikler var. Burası bir bekleyiş yeri. Şimdi
düşünün, yarın diyelim ki öldünüz ve kendinizi şehitler gibi daha tüm insanlık
haşredilmeden cennette buldunuz. E harika değil mi? Düşünsenize her şey geride
kaldı. Sıkıntılar, üzüntüler bitti. Mutluluk, tatmin, huzur dolu yeni
hayatınızdasınız. Artık her şey dört dörtlük. Şahsen ben böyle bir durumda
dünyada kalan eşi, dostu, kardeşi, anneyi filan da aramam : ) Çünkü biz
insanlar böyle varlıklarız. Cennete adım attık mı artık ''dünyada çocuğum kaldı
vah vah'' gibi bir telaşa kapılmayacağız. Bizim için yeni bir hayat başlamış
olacak, yeni bir bilinç, başka bir olgunluk, olmuşluk.
Şehitler hakkında ayetlerde verilen bu bilgilerden de
anlıyoruz ki şu anda cennet de cehennem de çoktan inşa edildi ve bazı kötüler
anında cehenneme gitti bile Firavun gibi…Bazı iyiler de anında cennete gitti
bile, şehitler gibi…(bkz: Mümin 46.ayet)
İyilerin yani müminlerin ölüme düşman olması beklenilemez.
Ahiret hayatını dünya hayatından üstün tutan, önce Allah'ın rızası sonra gerçek
hayatı için yaşayan birinin ölümü kötü-korkunç görmesi mümkün mü? Zaten esas
amacı ve önceliği Ahiret olduğunun bilincinde olan birinden bahsediyoruz… Buranın
gerçek hayatı, kalıcı diyarı olmadığını bilen birinden bahsediyoruz…
Müminlerin ölüm gerçeğine karşı duruşları da anlatılıyor
aslında Bakara Suresi 156.ayette. Bu ayette ölüme karşı bir bilinç, farkındalık
var. Çünkü ölüm, Allah'a dönüşümüz demek aslında. Ölümün müminler için bir
kurtuluş olduğunu anlayabiliriz (bkz: Maide 35.ayet), Allah için çabalamanın
sonunda/nihayet o gerçek hayata varışın olduğu (bkz: İnşikak 6.ayet) ve
müminler için gerçek hayatın mutluluk, kurtuluş olduğu ayetlerde ifade ediliyor
ve mümin bu kurtuluşa ererken ölüyor, ölüm burada bir vasıta. Eğer biz o
mutluluğa varacaksak, buna vesile olan ölüm, mümin için kötü olabilir mi? Kaldı
ki müminlerin cennete girmeden önce selamlanmaları, cennet ile müjdelenmeleri
gibi şeyler bildiriliyor. Cehennemliklerinse melekler tarafından hoş
karşılanmadıklarını okuyoruz ayetlerden.
Tur dağının üzerlerine kaldırıldığı İsrailoğullarına ölüm
hakkında şunlar vahyediliyor, bence bu ayetler kafamızdaki ölüm algısı için
bizlere başka pencereler açıyor:
Söyle onlara:
"Şayet ahiret yurdu Allah katında diğer insanlara değil de sadece size ait
ise ve bu iddianızda da doğru iseniz, haydi ölümü temenni ediniz."
Onlar, kendi elleriyle
yaptıkları ameller sebebiyle (bunu/ölümü) temenni etmezler. Allah zalimleri iyi
bilir.
(Bakara Suresi, 94 ve
95.ayetler)
Günümüzde ünlü cenazeleri kamera kaydına alınıyor, basın
mensupları cenazeye katılan ünlü simalara duygularını soruyor. Genelde bu tarz
durumları gözlemlerseniz çoğu insanda şöyle bir zihin sezersiniz, sanki haşa
gerçek yerimiz burasıymış gibi… Sanki ölen kişi bizden ayrılmış, bizi bırakmış,
esas yeri burasıymış, sanki biz onun yanına gitmeyecekmişiz de o bizim yanımıza
geri gelmeliymiş gibi… Hayır, hepimiz toplanıp oraya gideceğiz, biz de oraya
gideceğiz, hepimizin yeri orası. O kişi bizden önce gitmiş olabilir, biz de peşinden
gideceğiz. Esas yerimiz hiçbir zaman burası olmamıştı zaten.
Bazen sevdiğimiz bir insanı kaybedince sanki bir gün çıkıp
gelecekmiş gibi gelir, bu his alışkanlıktan da kaynaklanabilir, özlemden de,
böyle bir hayal kurup rahatlamayı sağlamak da söz konusu ama belki de bazıları
için bilinçaltında sanki esas yer burasıymış gibi bir kabulden kaynaklıdır.
Allah'ı ve hakikati umursamayan bazı insanların dünya
hayatına tutkunlukları, ölümün varlığını hiç istememe gibi arzulara sebep
olabiliyor.
Yahudiler hakkındaki şu ayetler de bence ölüm-dünya hayatı
hakkında nasıl bir zihin oluşturmamız açısından önemli:
Onları, yaşamaya en
düşkün insanlar olarak bulacaksın, putperestlerden bile fazla… Onlardan her
biri bin sene yaşamak ister. Oysa, uzun yaşaması onu azaptan uzaklaştırmaz.
ALLAH yaptıklarını görendir. (Bakara Suresi, 96.ayet)
Bu hayatı
sevebiliriz, fakat ahiretimizden fazla değil… Allah rızası için yaşıyorsak,
ölüm gerçeği ile sırf dünya için yaşayan birine göre daha fazla barışık
olmalıyız.
Elbette sevdiğimiz birini kaybetmek geride
kalan için çok üzücü bir durum. Neticede ölen kişi gitti, onun için çoktan
başka bir sayfa açıldı ama sonuçta biz henüz dünyada kalıyoruz. Geride kalan
için bu durumda ölüm = ayrılık olmuş oluyor, sevdiği kişinin ölümüne bu açıdan
bir müminin üzülmesi çok çok doğal. Bazen sevdiğimiz bir insanı iki günlüğüne
görmediğimizde bile özlüyoruz, ona kavuşmak, sarılmak istiyoruz. Sonuçta geride
kalan için dünya hayatı devam etmiş oluyor ve kendisinin ne kadar süre daha
yaşayacağı, bu özlemle ne kadar yaşayacağı, yahut o kişiye ahirette kavuşup
kavuşmayacağı geride kalan için belirgin değil ve kafasını kurcalayacaktır
muhtemelen. Fakat şöyle bir durum düşünün, siz geride kaldınız ama diyelim o
çok sevdiğiniz kişi belki de çoktan cennet hayatına başladı : ) Giden kişi
gayet rahat, gayet mutlu, keyfinde : ) Mesela şehitlerin kendilerinden sonra
gelecek cennet sakinlerine müjde dileklerini görüyoruz. Elbette Allah isterse
çok iyi bir insanı da savaşta öldürülmemiş olsa da direkt cennetine alabilir,
şehitlere yaptığı gibi.
Ali İmran 169, 170,
171.ayetler:
Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma.
Bilakis onlar diridirler, Rabb'leri
katında rızıklanmaktadırlar.
Allah'ın kendi lütfundan kendilerine verdikleri
şeylerle sevinirler.
Henüz kendilerine yetişmeyen
arkalarındaki kimselere üzüntüye uğramayacaklarını ve bir korkunun olmadığını
müjdelemek isterler.
Onlar Allah'ın nimet
ve lütfu içinde, Allah'ın müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci
içinde olacaklardır.
Tüm bu açılardan baktığımızda müminler ''ölüm senden nefret
ediyorum'' gibi bir algıya kapılıp, sanki ahiret değil de dünya hayatı
öncelikli ve gerçekmiş gibi bir düşünceye sarmamalı. Ölüm mümin için nefret
edilesi bir kavram olmamalı, bir vasıta olduğunu hepimiz bilmeliyiz hele ki
ayetleri okuyorsak. Mümin insan zaten cenneti arzular, e haliyle ona kavuşmayı
da arzular, en önemlisi Allah'ın rızasına kavuşmayı arzular, gerçek hayatının
iyi olmasını arzular. Gerçek böyle iken ölümün yaratılmasına düşmanlık, ahiret
gerçeğine düşmanlığa dönüşebiliyor bazen.
Ölüm de doğumumuz gibi, yemek yemek gibi yaratılan bir olgu
bizim için. Önemli bir şey. İbret duymamız, üzerine düşünmemiz gereken bir şey.
Korkulması, telaş edilmesi gereken şey aslında ölüm değil,
sonrası. Ölüm korkunç bir şey değildir ki iyiler için… Cennete gidecek birisi
için ölüm onu cennete kavuşturan, Allah'ın rızasına kavuşturan bir basamak,
mutlu, kutlu bir ilandır.