9 Eylül 2018 Pazar

Kur'an'da, SADECE, Allah'a İnanırken Bir Yandan Şirk Koşanlardan BAHSEDİLMEZ! Ateistlere Deistlere de Cevaplar Vardır!!!


Daha demin Kur'an okurken, arada sırada dillendirilen, yanlış iddialardan biri aklıma geldi...Kur'an'ın ateistlerden veya deistlerden bahsetmediği, Allah'a inanan ama O'na ortak koşan kimselerden sadece bahsedildiği iddiası...Oysa gerçekte bu böyle değil. Kur'an'da sadece Allah'a inanıp O'na şirk koşanlardan bahsedilmez. 

Nisa 38.ayette ''Allah'a ve Ahiret gününe iman etmedikleri halde...'' diyerek hem Allah'ı inkar eden (haşa Allah'a inanmayan) hem de Ahiret gününe inanmayan kimselerden bahsedilir. Yani bugün ateist dediğimiz kişilerden.

Nisa 42.ayette, Peygamberi inkar eden ve Peygambere isyan eden kimselerden bahsedilir. Dikkat! Bu ayette hem Allah'ı hem Peygamberi inkar edenlerden bahsedilmez. Ayette Allah'ı inkar etmek diye bir kavram geçmez, sadece geçen kavram ''Peygamberi inkar edip isyan edenler'' Maalesef bu ayetin çevirisini, çevirmenler bu ufak noktayı atlayıp, ''Allah'ı inkar edenler'' diye ekleme yapabiliyorlar ama asıl arapça metinde böyle değil. Yani ayet, günümüzde deist dediğimiz kişileri de kapsamış oluyor. 

Merak edenlere ayetin arapçasını da yazayım buraya. Yevme izin yeveddullezine: Onlar izin günü temenni eder, keferu ve asavu er resule: küfre sapıp peygambere isyan ettiler, daha sonra yerle bir olmayı dilerler diyor... Bu arada, kafir kelimesini, inkarcı diye çevirmenin eksik olduğu kanaatindeyim. Kafir aslında, küfre sapan anlamında. Daha sonraları müslümanlar, bunu inkar edenler için kullandığından, kafir = Allah'ı inkar eden anlamında kullanılmaya başlanmış diye düşünmekteyim. En doğrusunu Allah bilir. Ayette ''Küfre sapıp, peygambere isyan ettiler'' de dense, ''Peygamberi inkar edip isyan ettiler'' de dense, gördüğünüz gibi, esas nokta Peygambere asi çıkmak/karşı çıkmak, yani dine karşı çıkmak...Allah'ı inkar etmek diye bir cümle öbeği geçmiyor. Kafir = inkar eden, anlamını alsak bile, Allah'ı inkar değil, Peygamberi inkar geçiyor...

Bu arada bu konuda ateistlerden-deistlerden bahsediliyor diye, başka ayetler örnek gösterilebilir, dediğim gibi, demin Kur'an okuyordum ve Nisa Suresi'ni çalıştığım için, demin okuduğum ayetleri paylaşıyorum burada.

Evet, zaten, çoğu müslümanın üzerinde hemfikir olduğu gibi, Allah'a inanıp gene de O'na ortak koşanlardan bahsediliyor. (Zümer, 38.ayet) 

Kitaptan yani Kur'an'dan nasip alıp, buna rağmen sapıklığa sapanlardan da bahsediliyor ki, bu tanıma oldukça farklı kesimi sokabiliriz. Tevrat ve İncil'den nasip alan ama sapkınlığa düşenlerden, dini sadece Allah'a ve O'nun Kur'an'ına özgülemek yerine, uydurma rivayetlerin peşine düşenlerden yani Ehlisünnet diyebileceğimiz kesim; Mezhepleşenleri, Tarikatlara ayrılanları da bu tanıma sokabiliriz... (Allah gruplara ayrılmayı yasaklar. Bkz: Enam, 159.ayet) Hangi ayet, bu saydığımız kesimlere işaret eder, ayeti paylaşalım:

Kendilerine kitaptan bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar, sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de sapıklığa düşmenizi istiyorlar. (Nisa, 44.ayet)

Bu ayetin hedefine, sadece yukarıda saydıklarım girmez...Bitmedi...Hani kitabının önüne ardına, ayetler yazan, başlığına Allah yazan, programlarda Allah aşkı filan diye toz pembe konuşan ablalar var ya...Arada ürüyorlar...Kitabı bir açıp bakıyorsun büyü yapmaca, fal okları yapmaca...Yahut haşa melekleri Allah'a ortak koşmaya kalkanlar da(!) aynı taktikle, Kur'an'dan ayet okuyorlar, bir yandan da insanlara sapkınlığı aşılıyorlar. Melekleri Allah'a ortak koşma konusunu (haşa), şu yazıdan okuyabilirsiniz, merak edenler: http://evrendepinar.blogspot.com/2016/11/melek-kartlar-melek-terapisi.html Kısaca Spiritüalist diyoruz bu saydığım ablalara. (Erkek de olabiliyor bunu yapanlar.) 

Bitmedi, Nisa 44.ayet, tam olarak içimizdekilere de işaret ediyor. İçimizdekilerden kastım nedir? Yıllardır bir sürü insana denk geliyorum, dini sadece Allah'a özgülemeye çalışan ve hadis adı altında aslında Peygamberin söylemediği sözleri (yani son Resullullaha'a iftiraları) reddenlere...Her kafadan bir ses çıkıyor bu doğru, bunun sebebinin kıskançlık olduğunu bildiriyor Rabbimiz.(Bkz: Bakara, 213.ayet) Bazı konular için, tamam, ilim eksikliği dersin, yanlış anlamış dersin, ilmi şuan eksik belki Allah arttıracak dersin...Bazen o yanlış söyledikleri şeyler, İslam'da böyledir dedikleri o yanlış iddialar, ne kadar tehlikeli olsa da, hemen kimseyi sapık diye niteleyemeyiz, çünkü gerçekten, ilim eksikliği dolayısıyla yanlış sanılar olabilir bir insanda ve bu o kişiyi hemen Nisa 44.ayetteki gibi sapık yapmaz. (İlim artışından bahseden ayet için Bkz: Taha, 114.ayet, ayette aynı zamanda her şeyi bileceğim/biliyorum diye acele etmeme, sakince yavaş yavaş Kur'an ilmi artışını sağlama mesajı vardır...) 

Tamam, böyle kardeşlerimi tenzih ederim!!! Ama şöyle diyene rastladım: ''Ben agnostik müslümanım.'' Baya baya, bana bir bey böyle diretti, iddia olarak da ''Kur'an'da Allah'a kesin olarak inanmaktan bahsetmiyor. Ben namaz kılıyorum. Yasakladıklarını yapmıyorum'', nasıl Allah'a inanmaktan bahsetmiyor? Allah'a iman etmek, zaten Allah'a inanmak demek...Yahut, şöyle tiplere rastladım, ''Kur'an'da cennet cehennem geçmiyor ki...'' Merak ediyorum, daha nasıl cennet cehennem geçecekti acaba? Öldükten sonra gidilen yerlerden bahsediliyor, hem de baya baya MADDİ FİZİKİ özelliklerinden bahsediliyor. Oradaki kadehlerden bile bahsediliyor. Daha ne deseydi acaba? Alev şeklinde bir top mu yoksa top şeklinde bir alev mi, hala bunu tartışanlar var, hayret ediyorum gerçekten :) 1 değil, 2 değil, 10 türlü 100 türlü ayetlere bambaşka konuşanlar var. Bunlar da ayrı tövbe estağfurullah, evlere şenlikler(!) Bir de bazı konular var ki, ufak tefek denebilir (abdest hakkında ufak tefek farklı çıkarım), ama 100 kere emredilen bir ibadeti (secdeyi-salatı(namazı)) inkar ediyor adam ve yatıp kalkıp bundan bahsediyor. Bravo, müthiş bir iş yaptın. Haşa, namaz yok desem bile, ne geçecekse elime, yatıp kalkıp yok demekle? İnsanlar Allah'ı anıyor sonuçta, nedir bu ille de ''AAANMAASINLAR'' kıskançlığı? 

Dediğim gibi, abdest hakkında, 2 kişi, Kur'an'dan farklı çıkarım yaptı diye de, kimse dine şüpheli gözle bakmaya kalkmasın. İlim artışından da bahsetmiş ayetler, dikkat kıskançlıktan anlaşmazlığa düşebilirsiniz de demiş. Ortada Kur'an hakkında fikri ayrılık varsa, anlaşmazlık yaşayanlar içinde ya ilmi eksik olan var demektir, yahut içinde hastalık bulunan var demektir. Bu durum, ne Kur'an'a gölge düşürür, ne güzelim dinimize...

Kur'an evreni haşa Tanrının bir parçası sayanlara veya haşa Evreni, Tanrı sayanlara da işaret ediyor. Yani Panteistlere...

Kullarından bazısını, O'nun parçası saydılar. (Zuhruf, 15.ayet) İnsan apaçık nankördür... 


(Evren de, Allah'ın yarattıklarından(kullarındandır) yani kuldur, Evrenin içindeki atomlar da Allah'ın kullarındandır...) 

Kur'an'da Allah ile aldatan hocalardan da bahsedilir. Bu hocalar, dillerini eğip büküp, söylediklerinin Kur'an'dan olduğu sanılsın istiyorlarmış. Ali İmran 78.ayette bahsediliyor bu kişilerden de.

Tevbe 31.ayette, din adamlarını Rab edinenlerden (haşa Allah yerine koyanlardan, dolayısıyla şirk koşanlardan) bahsedilir. 

Kur'an'da, müslümanların da hemfikir olduğu gibi, münafıklardan da bahsedilir. Yani aslında Allah'a ve Ahirete inanmamasına rağmen, inanıyorum diyenlerden...Allah korusun böyle ikiyüzlü vasıfsızlardan bizi. (Bkz: Bakara 8.ayet) Hatta bu münafıklar, sırf gösteriş olsun diye zekat bile veriyor olabilirler (Nisa, 38.ayete bakınız) yahut sırf gösteriş olsun diye namaz bile kılıyor olabilirler. (Bkz: Maun Suresi)

Yani anlayacağınız, Kur'an'da

-ateistlere
-deistlere
-spiritüalistlere
-panteistlere
-mezheplere

cevaplar vardır. 

Agnostiklere de cevaplar vardır tabi, agnostik zaten Allah'ın (haşa) varlığından şüphe eden-inanmak ve inanmamak arasında tercih yapmayan, demek, Allah, Kur'an'da ise bizleri, kendisine iman etmeye (inanmaya) çağırır. Varlığının gerçek olduğunu bilelim diye deliller sunar Kur'an'ında ve zaten ''Allahın kudretinin her şeyi kuşattığını bilesiniz diye ...şunları yarattık'' gibi ifadeler geçer. Yani Kur'an'da haşa şüphe içerikli bir iman yoktur, gerekçelendirilmiş(delillendirilmiş) tam bir iman vardır. 

Kur'an'da, ''aslında tüm bu gördüğünüz dünya-madde filan yok, hepsi bir illüzyon, bunları biz kafamızda uyduruyoruz'' gibi şeyler diyenlere bile cevaplar var, ne de olsa Kur'an üstün bir Yaratıcı ve her şeyi bilenin gönderdiği bir kitap:

Allah, gökleri ve yeri hak olarak (gerçek olarak) yarattı. 
(Ankebut 44 ve Nahl 3.ayetler) 

Allah haliyle Allah olduğundan, nokta atışı ile, öyle çeşit çeşit insanlardan bahsetmiş ki. Hiçbir ilim olmadan Allah adına tartışanlardan, Allah'ı tek başına anmaktan hoşlanmayanlardan, sadece dünyası için Allah'a dua edenlerden...Dahası için Bkz: Kur'an.

Bu arada, yazıyı yazdıktan sonra, bir kardeşimiz hatırlattı evet kafir, gerçeğin üzerini örten de demek aynı zamanda ve bahsettiğimiz ateistler, deistler, spiritüalistler, panteistler, gerçeğin üzerini örtmüş oluyor, illa diğer insanlar görmesin anlamında açık açık sapkın beyanlarda bulunması gerekmiyor, kişinin kendisinin kendi gözünde gerçeği örtmesiyle zaten bu saydığımız yanlış felsefi kabullere sapıyorlar. Bu anlamda da iman edenlerin, karşısında yer alıyor bu gruplar. Aynı şekilde, Kur'an'dan sansınlar diye dillerini eğip büken hocalar gerçeği örtüyor ve din adamlarını Rab edinenler de, kendi gözlerinde gerçeğin üzerini örtmüş oluyorlar. 

Birilerinin dediği gibi, sadece Allah'a inanan ve O'na ortak koşanları hedef almaz Kur'an. (Bunu kimin dediğini de yazayım bari, İhsan Eliaçık beyfendi diyor. Kendisi namaz kılma, iyilik et kurtulursun da demişti. Haşa Allah'tan sözleşme mi aldı acaba merak ediyorum? Cinleri aslında insan da yapmıştı, (Halbuki ateşten yaratılan ayrı varlıklar olduğundan bahsediliyor...), Konuşan dişi karıncayı (ne alakaysa) insan topluluğundan bir lider de yapmıştı (ayette benzetme yapılmışmış...Tabi tabi...)Velhasıl, İhsan Eliaçık beyfendi, ateistle evlenmeyi de helal kılmıştı 2 sene kadar önce...Büyük ihtimal ateist ile müşrik olmayı farklı kavramlar olarak görüyor olsa gerek.

Oysa 

Ateist de, Panteist de, müşriktir...Panteist açıkça evreni (veya atomları) Allah'a ortak koşar. Ateist ise zamanı, tesadüfü, atomları...

Spiritüalistler aslında reenkarnasyon ve tekamül gibi zırvalıklarla, Ahireti de inkar ederler ve aslında evreni (atomları) Allah'a ortak koşma vardır reenkarnasyon inancı altında, onlar da bu yüzden, dini reddeder, çünkü Ahirete iman, İslam olmanın temel taşlarındandır (ayet paylaşmaları bir şeyi değiştirmez) Yahut bu yazıda verdiğim gibi, melekleri Allah'a ortak koşan Spiritüalistler de var. 

Deistler de aynı şekilde, dini inkar ederler. Agnostikler de dini kabul etmedikleri için, iman etmemişlerdir.  Bakara 221.ayette müşrik kimseleri nikahlamayın dendiği gibi, iman edinceye kadar nikahlamamaktan da bahsediliyor. (Allah'a ve Ahirete iman etmekten bahsedilir, iman etmek diye...)

Müşrik olmak, Allah'a inanıp O'ndan sonra ortak koşma değildir. Adı üstünde Allah'a şirk koşmadır, yani O'na birini ortak kılmak veya birini/bir şeyi O'nun yerine koymak (denk tutmak) demektir, ister Allah'ı kabul etsin, haşa ister etmesin...Allah'ı kabul etmeden de bir şeye haşa sırf Allah'a özgü özellikler atfediyorsa, bu da bir şeyleri O'na ortak kılma/denk kılmadır. 

Örnek, Enam 1.ayette 

Yeryüzünü, gökleri, karanlığı ve ışığı Allah'ın yarattığı söylendikten sonra, kafir olanların, Allah'a eşler/denkler/ortaklar tuttuğu söylenilir. Allah'a Ortak tutma/ denk tutma = şirktir. Ateistlerin ise tam olarak yaptığı budur. O da Allah yerine başka şeyleri YARATICI/EVRENİ YÖNETİCİ tutar. Enam 1.ayette Allah'a inanıp öyle ortak koşmadan bahsedilmez yani...

Sevgi ile...






7 Eylül 2018 Cuma

Allah İmanı Kime Verir?



Allah, içinde hayır olmayanlara, iman vermiyor. Yani, iç dünyamızda iyilik olması veya iyi insan olma potansiyelimiz olması gerekiyor. Böyle bir potansiyel olması, kişinin çabasına bağlı tabi ki. Akıl verilmiş, vicdan verilmiş, doğru kullanıp kullanmamak senin elinde. İçinde hayır(iyilik) bulundurmak, zaten insanı hafifleten bir şey. Bile bile kişi kendisine işkence ediyorsa, bu onun sorunu. Hiç başkalarına hele hele suçu Allah'a atmaya kalkmasın. İçini hayırla inşa eden nasıl ediyor, iki tane mi vicdanları var sanki onların?

Allah, onların içinde hayır olduğunu bilse, onlara mutlaka işittirirdi ve onlara işittirse bile, onlar mutlaka yüz çevirirlerdi. (Enfal, 23.ayet)

Ayrıca ayetten, inkarcılar, mesajı anlasalar bile, gene de inatla ters yola sapacaklarını görüyoruz, içinde gerçekten hayır yoksa, ters yöne gidersin. 

Ayrıca başka başka ayetlerde de, inkarcıların inatçılık ve kibirlenmeden ötürü, inkarda debelendiklerini de anlıyoruz ki, bunun için kıssalar üzerinde, sakince, okuyup düşünmeyi size bırakıyorum. (Bkz: Kur'an'ı Kerim) Bir tane örnek vereyim gene de: İnsan azar, kendi kendini yeterli gördüğünden.(Alak, 6 ve 7.ayetler) (Allah'a ihtiyacı olmadığını düşünmesinden veya kibirden, acizliğini-muhtaçlığını anlamamasından...) Bu konuda bir iki örnek vermeye devam edelim neyse...Kibirden ötürü inkar etmeye başka örnekler: Sizin ilahınız bir tek ilahtır. O ahirete inanmayanlar, onların kalpleri inkarcıdır ve onlar böbürlenen/kibirlenen kimselerdir.''(Nahl, 22.ayet) Ebedi kalmak üzere, girin cehenneme! Kibirlenenlerin/büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür! (Nahl, 29.ayet) İnatçılık etmeye bir örnek: Onlar ancak meleklerin gelmesini mi yoksa Rabbinin emrinin gelmesini mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yaptı. (Nahl, 33.ayet)

Bazıları ise, bu büyük iddiayı layığıyla ciddiye almıyorlar. Hatta bu yüzden alaya alıyorlar: Böylece yaptıkları kötü ameller ve alaya aldıkları şey, onları kuşattı. (Nahl, 34.ayet)

Allah, zulmedenlere, yani her türlü canlıya, haksız yere eziyet edenlere iman vermiyor. (Eziyet, sözle de olur, davranışla da)

Allah, zalimleri doğruya erdirmez. (Bakara, 258.ayet)

Kişi kendi kendine de zulmediyor olabilir, bu da zalim olmaktır. 

Allah, onlara zulmetmiyordu, onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı. (Ali İmran, 117.ayet)

Zaten, kişi en başta, içsel dünyasında hayra (iyiliğe) ve gerçeğe (vahye/fıtrata) direnerek, kendisine eziyet ediyor. Çünkü fıtratı (dini) yaşamak, ferahlıktır. Çünkü, gönüller ancak Allah'ın zikriyle (vahiy ve ibadetle/kullukla) tatmin bulur. (Bkz: Rad, 28.ayet ve Rum, 30.ayet)

Allah, zulümde ısrar edene iman vermiyor. Allah, zalimliğine karşı tövbe edenlere karşı affedici, çünkü tövbe kabul edici. Tövbe edip, bir daha aynı hataya dönmemeye adım atmalı kişiler. Tabi bu tövbe, Firavun gibi, ölüm boğaza dayandığında olmamalı yani aklı selim kişiler, tövbeyi yaşlılığa bırakmamalı. (Zaten gençken ölmeyeceğimiz ne malum.) (Firavunun tövbesi için bkz: Yunus Suresi, 90 ve 91.ayetler)

Allah, kendisine yönelenleri, doğru yola (imana yani Allah'a teslim olup O'na inanmaya) ulaştırır. Yani, kişi, hayatı-varoluşunu sorgulayacak, Allah'ı arayacak, O'nun var olup-olmadığını tartacak. Var olmaması için, hiçbir akli gerekçe yok elbette, haşa, milyonlarca akli delil var.

Allah, O'na yönelen kimseyi hidayete erdirir. (Rad, 27.ayet)

Bu ayetin hemen öncesinde, Allah, dalalette bırakır da deniyor. Ama ayetlerden görüyorsunuz ki, iman verilip verilmemesi, kişinin kendisinden kaynaklı.

Ayrıca, ben ''Allah dilediğine iman verir'' cümlesi ile de kavga etmeyi anlayamıyorum. Çünkü, Allah'ın dilemesi şu demek: Allah'ın izin vermesi...Örneğin, şuan oturuyorsan ayağa kalk (veya tersi ayaktaysan otur.) Buna karar veren, bunu seçen sensin. Ama bunu yapabilmen de Allah'ın dilemesi ile oluyor (yani Allah, senin seçimine izin veriyor. Her şey Allah'ın dilemesi ile olur sözü buradan geliyor. Yani, her şey Allah'ın izin vermesi ile oluyor. Yoksa, gördüğünüz gibi, hür irade var. Sen de Allah'a yönel, sen de iç dünyanı kibirden-inattan arındır, sen de Allah'ı bul!)

İmanı istemeyene, Allah iman vermez, dileyen inanır, yani isteyen inanır:

Artık bundan sonra dileyen(isteyen) inkar etsin, dileyen(isteyen) inansın. (Kehf, 29.ayet)

İmanı Allah verir evet ve bu durum kişilerin kendilerinden kaynaklıdır. Başka deyişle, kişilerin kendi içsel durumlarına (iradelerine/çabalarına), hal ve tavırlarına bağlıdır bu durum.

Şüphesiz insana, kendi çalışmasından başkası yoktur. (Necm, 39.ayet)

İmanı, Allah verir ve kimlere iman vermediğini, ayetlerde söylüyor. O verilmeyenler:

-İnatçı, kibirliler
-İçinde hayır olmayanlar
-Zulümde ısrarcı olanlar (kendilerine zulmetmeleri de buna dahil)
-Zulmedenler yani
-Allah'a yönelmeyenler (O'nu aramayanlar da denebilir)
-İmanı istemeyenler 

Bu saydıklarım arttırılabilir. İman konusunda kibir ve inatçılıkta diretmeyenlere, samimiyetle Allah'ı arayıp, fıtratını dinleyerek iman etmek isteyenlere; Allah yardım edecek inşallah ve yoluna, kendisine teslim olmaya iletecektir. 

Tabi, iman, doğru yolun başlangıcıdır, önemli olan o yolda yürümektir. Allah, pek çok ayetinde, sadece iman etmenin yeterli olmadığına dikkat çeker. Rızasını kazanmanın yolunun, iman ve salih ameller gerektirdiğini söyler.

İman ettikten sonraki iş, bu imanı sapasağlam korumaktır. Allah'ın rızasını kazanmak için, inanmak yeterli değil; iyilikle davranmak, iyi bir insan olmak gerekir. Sadece davranışımızda değil, düşüncelerimiz ve duygularımızda da iyi olmamız gerekir. Çünkü:

Siz, nefslerinizde olanı açıklasanız da gizleseniz de, Allah, sizi, onunla hesaba çeker. (Bakara, 284.ayet)

İnsanlar, inandık demekle, imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı sandılar? (Ankebut, 2.ayet)

Allah'ın rızasını kazanmak için, Allah'ın Kur'an'daki sınırlarını gözetelim, buyurduklarını gerçekleştirelim, yasakladıklarından kaçınalım.

Sevgi ve esenlikle.